1 – Deprem performans analizi yapılması istenilen mevcut yapının eski mimari ve statik projeleri temin edilir. Eğer bulunamazsa binanın yerinde rölövesi çıkarılır yani mevcut hali plan haline getirilir.
2 – Deprem risk analizi yapılacak yapının bilgi düzeyi tespit edilir. Bu da:
a – Sınırlı Bilgi Düzeyi : Eğer mevcut yapının eski projeleri bulunmazsa sınırlı bilgi düzeyi olarak değerlendirilir ve bilgi düzey katsayısı 0.75 olarak alınır. Alınan karot sonuçlarının da en düşük olan basınç dayanımı esas alınır. Ayrıca bu bilgi düzeyi okul,hastane gibi hemen kullanım performansı zorunlu yapılarda uygulanmaz.
b – Orta Bilgi Düzeyi : Eski projeleri olabilirde olmayabilirde her iki haldede uygulanabilir. Yalnız daha fazla ölçüm yapılır.
c – Kapsamlı Bilgi Düzeyi : Eski projeler mevcuttur. Alınan karot sonuçlarının ortalaması alınarak basınç dayanımı bulunur.
3 – Deprem analizi yapılacak mevcut yapıdan yönetmelikte belirtilen sayıda bilgi düzeylerine bağlı olarak beton numunesi alınır ve Bakanlıkca izin verilmiş laboratuarlarda test ettirilir.(karot)
4 – Donatıların yani demirlerin tesbiti amacıyla uygun aletlerle ölçüm yapılarak mevcut yapıda kullanılan demirlerin çapları adetleri ve özelliklede etriye aralıkları bulunur.
5 – Binanın uygun bir yerinde muayene çukuru açılarak mevcut temele bakılır.
6 – Yapının oturduğu parselde jeolejik zemin etüdü yapılır. Ayrıca jeofizikte yaptırılması uygun olur.Yani sondajla zeminin durumuna göre 15-20 m girilirerek zemin numuneleri alınır.
7 – Tüm bu veriler elde edildikten sonra yapı performans analizi için hazır demektir.
8 – Bina 3 boyutlu olarak modellenir.
11 – Yapılan hesaplamalar sonucunda yapısal elemanların hasar durumlarının ortalaması alınarak hesapların en sonunda yapı performans raporu başlığı altında belirtilen bina performansı şu sonuçlardan birisidir.
a – Yapı göçme konumundadır.
b – Yapı göçmenin önlenmesi konumundadır.
c – Yapı can güvenliği performans seviyesindedir.
d – Yapı hemen kullanım performans seviyesindedir.
12 – Yapı Meskenler için Can Güvenliği okul ,hastane içinse hemen kullanım performans seviyesini sağlamak zorundadır.
13 – Eğer mevcut yapının yapı performansı sonucu göçmenin önlenmesi veya göçme konumunda çıkarsa bu yapı mutlaka güçlendirilmelidir. Deprem yönetmeliğine göre de bu binada oturulması yasaktır.
14 – Eleman bazında hasarlı elemanlar belirlendiğinden bunlar ve diğer bir takım durumlar göz önüne alınarak yapının güçlendirme projesi hazırlanır.
15 – Güçlendirilen elemanlarla yapı tekrar analiz edilir, analiz sonucunda can güvenliği performans seviyesi sağlana kadar işlemlere devam edilir.
Ülkemiz, jeolojik konumu nedeniyle dünyada deprem tehlikesi en yüksek ülkelerden birisi olup yapıların depreme dayanımı büyük önem taşımaktadır. Depremde büyük önem taşıyan dayanımın kontrolü ise yönetmelikler ile sağlanmaktadır. Yani, deprem riski olan her ülkenin kendisine özgü bir yönetmeliği de bulunmakta olup binaların deprem performans analizi bu yönetmeliklere göre yapılmaktadır.
Son yıllarda meydana gelen depremlerden sonra ülkemizdeki mevcut yapıların yetersiz deprem etkisine göre tasarlandığı ve oldukça zayıf isçilik ile düşük mukavemetli ve kontrolsüz malzeme kullanılarak inşa edildiğini hep birlikte deneyimledik. Peki, yapılarımız neden yeterli dayanıma sahip değiller?
Mevcut yapılar inşa edildikleri tarihte geçerli olan şartnamelere tam uygunlukta tasarlanarak inşa edilmiş olsalar bile, depremler hakkındaki mevcut bilgilerin artması ve yapılan akademik çalışmalar neticesinde elde edilen bulgular ile ilgili yönetmeliklerin geliştirilerek daha ağır tasarım ilkelerinin geçerli hale gelmesi nedeniyle, günümüz yönetmeliklerinin talep ettiği güvenlik kriterlerini sağlamayabiliyor. Bu durumda yapıların depreme karşı dayanıklı hale getirilmesi ve vatandaşların güvenli bir yapıda yaşamaları/çalışmaları için “Deprem Performans Analizi” yapılması gerekiyor. Peki, performans kavramı ne oluyor?
Performans, yapıların olası bir sismik etkiye karşı göstereceği davranışın bir ölçüsü olup belirli bir sismik etki altında kabul edilebilir hasar sınırlarının tespit edilmesi ve sınıflandırılması şeklinde ifade edilebilir.
Performans analizinde, öncelikle yapı için uygun performans seviyesine karar verilir. Belirlenen seviye göre, analizde kullanılacak olan sismik talep ile bu talep karşısında yapıya ait kabul edilebilirlik kriterleri tanımlanır. Beklenen sismik etki ile karşılaşıldığında ise yapının tanımlanan performans seviyesine ulaşması beklenir.
Deprem Performans Analizi kavramı ilk kez Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (DBYBHY 2007) ile ülke gündemimize gelmiştir. Daha sonra, Mart 2018’de yayınlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY 2018) ile de son halini almış bulunmaktadır.
Kamu binaları, eğitim binaları, konutlar, iş yerleri, apartmanlar, hastaneler, sağlık binaları, fabrikalar, spor yapıları, liman yapıları, sanat yapıları ve benzeri her türlü yapının depreme karşı dayanımının tespiti için performans analizleri yapılabilmektedir. Ancak her yapının performans analizinin yapılması zorunlu değildir. Deprem sonrası kullanımı zorunlu olan yapılar ve kullanım amacı değişen yapılarda performans analizinin yapılması gerekmektedir.
Bu makale ve bu makaledeki konuların açıklanması için yayınlayacağım diğer makaleler TBDY 2018’in 15. Bölümü kapsamında olacaktır. Bu nedenle, burada ifade edeceğim tüm yapılar da bu yönetmelik kapsamındaki yapılar olup diğer yapı türleri için ilgili yönetmeliklerin incelenmesi gerekecektir.
Herhangi bir yapının deprem performans analizinin yapılabilmesi için bu yapının geometrik ve malzeme bilgilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bilgilerin elde edilebilmesi için sahada detaylı çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışmalar;
olmaktadır. Binanın özelliğine göre daha detaylı saha çalışmaları da yapılabilmektedir. Sahada yapılacak çalışmalar TBDY 2018‘in “15.2 Binalardan Bilgi Toplanması” bölümünde verilmiştir. Geniş bir konu olduğu için detaya girmeyip, detaylarına başka bir makalede değineceğim. Sahada elde edilen bilgiler bu işin ilk aşaması olup en zahmetli süreçtir. Bu aşamada yapılan çalışmaların olabildiğince fotoğraflanması ve saklanması çok önemlidir. Çünkü yazılacak raporda bu görsellere ihtiyacınız olacaktır.
Saha çalışmalarından sonra statik rölöve projesine göre 3 boyutlu olarak yerli STA4CAD, İDECAD ve PROBİNA programlarından birisi ile veya yabancı programlardan SAP2000, ETABS gibi bir programda modellenir (Şekil 3).
Sahadan elde edilen malzeme bilgileri modele aktarılır. Binaya ait betonarme uygulama projelerine ulaştıysanız bu aşama çok rahat olabiliyor. Ancak her binanın projelerine ulaşmak pek mümkün değil. Bu aşamada bazı kabuller yapmanız gerekiyor. Çünkü yapının tüm elemanlarını incelemek hem ekonomik değildir hem de bina taşıyıcı sistemine ağır hasar verir.
Malzeme tanımları tamamlandıktan sonra binanın konumuna ve zemin etüt raporuna göre deprem parametrelerinin tanımlaması yapılır.
Bu aşamadan sonra ilk analiz olarak “Düşey Yük Analizi” yapılır. Bu analiz donatı tespiti için gereklidir. Bu analiz tamamlandıktan sonra binanın bilgilerine göre gerekli performans analizleri yapılır. Bu analiz sonuçlarında gerekli performans seviyelerinin kontrolü yapılır.
Performans analizleri sonucuna göre binada ya güçlendirme yapılır ya da mevcut durumun yeterli olduğu belirtilir. Eğer binanın deprem performans analizi sonucunda güçlendirilmesi gerekli olursa, binada güçlendirme yapılır. Yapılan güçlendirmenin yeterli olup olmadığı aynı analizler tekrar edilerek kontrol edilir. Peki, güçlendirme nedir?
Rehabilitasyon: Yetersiz yapı güvenliğini çağdaş anlayışın gerektirdiği düzeye çıkarmak.
Onarım: Hasar görmüş bir yapıyı ya da yapı elemanını öngörülen bir güvenlik düzeyine getirmek için yapılan işlemlerdir.
Güçlendirme: Hasar görmemiş bir yapıyı ya da yapı elemanını geçerli bir güvenlik düzeyine çıkarmak için yapılan işlemlerdir.
“HASAR GÖRMÜŞ BİR YAPI GÜÇLENDİRİLMEZ, ONARILIR. YA DA KULLANIM AMACI DEĞİŞTİRİLEN BİR YAPI ONARILMAZ, GÜÇLENDİRİLİR. BU KAVRAMLARI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİR.”
Ülkemizde ve dünyada 20. yüzyılın 2. yarısında, deprem sonrası hasar görmüş yapıların onarılması ve hasarsız kusurlu yapıların güçlendirilmesi ile ilgili tekniklerin geliştirilmesinde çok büyük ivme kazanılmıştır. Ülkemizde mevcut binalar üzerinde yapılan çeşitli incelemelerde, yapı stokunun büyük bir yüzdesi kusurlu ve yetersizlikler içerdiği gözlendiğinde “Sistem İyileştirmesi” onarım/güçlendirme için en uygun yöntem olarak görülmektedir. Ancak bazı durumlarda (ekonomik, uygulanabilirlik, teknolojik vb. sebepler) “Eleman Düzeyinde Onarım/Güçlendirme” yapılabilmektedir.
Yukarıda özetlediğim konularla ilgili olarak daha detaylı bilgi ve doküman paylaşımları yapacağım. Bu anlamda
Saygılarımla,
İnş. Yük. Müh. Yüksel KAYA